Conditionals are sentences that describe what happens under certain circumstances, often using the word “if.” In English, the structure of these sentences varies based on timing and likelihood. Turkish conditionals are formed by adding suffixes like “-se/-sa” to the verb.
Broadly speaking, conditionals cover cause and effect sentences (if clauses) – in present, future or past.
There are multiple turkish conditionals formed in different modes and tenses. We’ll be investigating them with details.
Çok kahve içersen, uyuyamazsın
If you drink too much coffee, you can’t sleep
Çok kahve içersem, uyuyamam
If I drink too much coffee, I can’t sleep
Turkish Conditional Tense Examples
Example Sentence | Conditional Form | Suffix | |
---|---|---|---|
Ben | Çok kahve içersem, beni uyanık tutar | İçersem | -sAm |
Sen | Çok kahve içersen, seni uyanık tutar | İçersen | -sAn |
O | Çok kahve içerse, onu uyanık tutar | İçerse | -sA |
Biz | Çok kahve içersek, bizi uyanık tutar | İçersek | -sAk |
Siz | Çok kahve içerseniz, sizi uyanık tutar | İçerseniz | -sAnIz |
Onlar | Çok kahve içerlerse, onları uyanık tutar | İçerlerse | -lArsA |
Turkish Conditional Forms for Different Pronouns – Translation
Check out accusative case structure if you are not sure of how to conjugate the words in bold.
Pronoun | Turkish | English |
---|---|---|
Ben | Çok kahve içersem, beni uyanık tutar | If I drink a lot of coffee, it keeps me awake. |
Sen | Çok kahve içersen, seni uyanık tutar | If you drink a lot of coffee, it keeps you awake. |
O | Çok kahve içerse, onu uyanık tutar | If he/she drinks a lot of coffee, it keeps him/her awake. |
Biz | Çok kahve içersek, bizi uyanık tutar | If we drink a lot of coffee, it keeps us awake. |
Siz | Çok kahve içerseniz, sizi uyanık tutar | If you all drink a lot of coffee, it keeps you awake. |
Onlar | Çok kahve içerlerse, onları uyanık tutar | If they drink a lot of coffee, it keeps them awake. |
Ozan’la görüşürsem, hediyeni veririm
If I meet Ozan, I’ll give him your gift
Yarın Ali gelirse, dışarıya çıkmayız
If Ali comes tomorrow, we won’t go out
Turkish Conditional structure:
Aorist + sA, Aorist/Modals
Hava kötüyse, evde kalırız (present)
If the weather is bad, we stay at home
Hava kötü olursa, evde kalırız (future)
If the weather will be bad, we’ll stay at home
Turkish Conditionals with Negative Forms
Example Sentence | Conditional Form | Suffix | |
---|---|---|---|
Ben | Çok kahve içmezsem, uyuyabilirim | İçmezsem | -mAzsAm |
Sen | Çok kahve içmezsen, uyuyabilirim | İçmezsen | -mAzsAn |
O | Çok kahve içmezse, uyuyabilirim | İçmezse | -mAzsA |
Biz | Çok kahve içmezsek, uyuyabilirim | İçmezsek | -mAzsAk |
Siz | Çok kahve içmezseniz, uyuyabilirim | İçmezseniz | -mAzsAnIz |
Onlar | Çok kahve içmezlerse, uyuyabilirim | İçmezlerse | -mAzlArsA |
Conditionals With Different Tenses
From expressing past actions that might have had certain outcomes to hypothetical future events, here are examples:
Conditional of | Turkish | English |
---|---|---|
Conditional of Reported Past Tense |
Girmişsem | If I have entered |
Conditional of Unreal Present |
Girsem | If I were to enter |
Conditional of Unreal Past |
Girseydim | If I had entered |
Conditional of Di-past tense |
Girdiysem | If I entered, If I have entered |
Conditional of Aorist |
Girersem | If I enter |
Conditional of Meli-mali |
Girmeliysem | If I should enter |
Conditional of Future |
Gireceksem | If I am going to enter |
Conditional of Present Continuous |
Giriyorsam | If I am entering |
Conditionals With Different Tenses – Examples:
If you have not witnessed: -mIşsA
Eğer yemeği sen hazırlamışsan, bulaşıkları ben yıkayabilirim
If you prepared the food, I may (can) wash the dishes
Eğer yemeği annem hazırlamışsa, sen bulaşıkları yıkamalısın
If my mother prepared the food, you must wash the dishes
Bu benim sonumu getirecekse‚ bunu yapmam
lit. If this is going to bring my end, I wouldn’t do it
Eğer yapacaksa, bütün istediklerini yaparım
If s/he is going to do it, I’ll do whatever s/he wants
Her gün spor yapmalıysam, yeni ayakkabı almam gerekir/gerekecek.
If I must exercise everyday, I need to buy new shoes. (I’ll need to buy new shoes)
Hemen başlamalıysam, yardım etmelisin
Gülüyorsam, mutluyum demek
If I am laughing, that means I am happy
Yapmıyorsak, bir sebebi var
If we are not doing, there is a reason
Seni kırdıysa özür dilemeli
If s/he hurt you, s/he must say sorry
Eğer çok çalıştıysan, sınıfı geçersin
If you studied a lot, you pass the course
Unreal Conditional
1st part: -s(A) (conditional)
2nd part: -Ir/Ar (aorist) + dI (past tense)
If I (were to) win the lottery, I would quit my job now
Piyangoyu kazansam, işimi hemen bırakırdım
This sentence expresses that quitting the job is a hypothetical action (and it’s not that likely) that would have occurred if winning the lottery, another hypothetical event, had taken place.
1st Sentence | 2nd Sentence | 1st Negative | 2nd Negative | |
---|---|---|---|---|
Ben | -sAm | Ar/Ir +(dIm) | -mAsAm | -mAz + (dIm) |
Sen | -sAn | Ar/Ir + (dIn) | -mAsAn | -mAz + (dIn) |
O | -sA | Ar/Ir + (dI) | -mAsA | -mAz + (dI) |
Biz | -sAk | Ar/Ir + (dIk) | -mAsAk | -mAz + (dIk) |
Siz | -sAnIz | Ar/Ir + (dInIz) | -mAsAnIz | -mAz + (dInIz) |
Onlar | -sAlAr | Ar/Ir + (lArdI) | -mAsAlAr | -mAzlAr + (dI) |
Negative Unreal Conditional: NOT that unreal!
Tatile gitsem, çok para harcarım
If I go for holiday, I’d spend lots of money
Tatile gitmesem, burada çok sıkılırım
If I don’t go for holiday, I’d get bored here so much
Unreal Past Conditional
Imagine situations from the past that didn’t happen. We use a special way in Turkish to talk about these. For example, “If I had studied more, I would have passed the exam.”
Unreal Past Conditional (Type 3)
-s(A) (conditional) + -ydI (past tense)
Unreal past:
If I had driven carefully
If I hadn’t eaten that last piece
If I were you (both present/past con.)
Unreal Past Conditional Examples
Ben senin yerinde olsaydım
If I were you
Ben sen olsaydım, giderdim
If I were you, I’d go
Senin yerinde olsaydım, giderdim
If I were you, I’d go
+: Ir/Ar (aorist) + dI (past tense)
– : mAz (negative aorist) + dI (past tense)
Dikkatli sürseydim, kaza yapmazdık
If I had driven carefully, we wouldn’t have had an accident
Yaşamak (to live) | Mutlu olmak (to be happy) | ||
---|---|---|---|
Ben | -sAydIm | Yaşasaydım | Mutlu olsaydım |
Sen | -sAydIn | Yaşasaydın | Mutlu olsaydın |
O | -sAydI | Yaşasaydı | Mutlu olsaydı |
Biz | -sAydIk | Yaşasaydık | Mutlu olsaydık |
Siz | -sAydInIz | Yaşasaydınız | Mutlu olsaydınız |
Onlar | -sAlArdI | Yaşasalardı | Mutlu olsalardı |
Anlatsaydın, anlardım
If you had explained, I would have understood
Beni dinleseydin, bu olmazdı
If you had listened to me, this would not have happened
Second Part of the Sentence:
Pattern | -ArdI | -mAzdI | -IrdI | -mAzdI | |
---|---|---|---|---|---|
Ben | -Ar/IrdIm | Yapardım | Yapmazdım | Bilirdim | Bilmezdim |
Sen | -Ar/IrdIn | Yapardın | Yapmazdın | Bilirdin | Bilmezdin |
O | -Ar/IrdI | Yapardı | Yapmazdı | Bilirdi | Bilmezdi |
Biz | -Ar/IrdIk | Yapardık | Yapmazdık | Bilirdik | Bilmezdik |
Siz | -Ar/IrdInIz | Yapardınız | Yapmazdınız | Bilirdiniz | Bilmezdiniz |
Onlar | Ar/IrlArdI | Yaparlardı | Yapmazlardı | Bilirlerdi | Bilmezlerdi |