Lesson: Buying Cinema Tickets – Audio
Netflix and other services entered our lives very fast and are the reasons why we go to cinemas less frequently than before. But let’s be honest, cinema is a whole different experience. In the dialogue, you’ll hear someone buying cinema tickets and getting a discount.
Download the audio
Download the transcript and the grammar notes
Transcript
Gişe görevlisi: Hoşgeldiniz. Hangi filme gitmek istersiniz?
Öğrenci: İstanbul kırmızısı adlı filme gitmek istiyorum.
Gişe görevlisi: Tamamdır kaç kişisiniz?
Öğrenci: Toplam dört kişiyiz. İki çocuk, iki öğrenci.
Gişe görevlisi: Çocuklar kaç yaşında?
Öğrenci: Dokuz ve on.
Gişe görevlisi: Hmm anlıyorum fakat bu yaştaki çocukların bu filme girmesi uygun olmayabilir.
Öğrenci: Ah haklısınız buna dikkat etmemişim. Dördümüzün girebileceği bir film var mı?
Gişe görevlisi: Arzu ederseniz çocuk filmleri var. Disney tarafından uyarlanmış Güzel ve Çirkin’i size önerebilirim mesela.
Öğrenci: Evet bu film olabilir. O zaman bu filme dört bilet lütfen.
Gişe görevlisi: Tabii. Hangi seans olsun?
Öğrenci: Saat kaç? Hmm 11. Bu seansa yetişememişiz. O zaman bir sonraki seansa, saat 12 ye olsun.
Gişe görevlisi: Nereye oturmak istersiniz? Ekranda yeşil olan yerler boş koltuklardır. Onlardan seçebilirsiniz.
Öğrenci: D sırası beş, altı, yedi, sekiz numaralı koltuklar olsun.
Gişe görevlisi: İşleme geçiyorum. Toplam 80 lira.
Öğrenci: Bize öğrenci indirimi yaptınız mı?
Gişe görevlisi: Hayır. Fakat öğrenci kartlarınız yanındaysa hemen yapabilirim.
Öğrenci: Hemen gösteriyorum. Buyurun.
Gişe görevlisi: Teşekkür ederim. Yeni fiyatınız toplam 70 lira.
Translation
Box office: Welcome. Which movie would you like to go to?
Student: I want to go to the movie called Istanbul Kırmızısı.
Box office: OK, how many people are you?
Student: We are a total of four people. Two children, two students.
Box office: How old are the children?
Student: Nine and ten
Box office: Hmm, I understand, but it may not be appropriate for children of this age to enter this movie.
Student: Oh you’re right, I didn’t pay attention to that. Is there a movie that four of us can enter?
Box office: There are children’s movies if you like. For example, I can recommend Güzel ve Çirkin (Beauty and the Beast) adapted by Disney.
Student: Yes, this movie could be. Then four tickets to this movie, please.
Box office: Sure. Which session?
Student: What time is it? Hmm 11. We couldn’t reach this session. Then get to the next session, at 12 o’clock.
Box office: Where would you like to sit? The green places on the screen are empty seats. You can choose from them.
Student: Let D five, six, seven, and eight be the seats.
Box office: I’m processing. A total of 80 liras.
Student: Did you give us a student discount?
Box office: No. But if your student cards are with you, I can do it right away.
Student: I’m showing it right away. Here you are.
Box office: Thank you. Your new price is 70 lira.
Grammar Notes
… adlı/isimli
Bana yardım eden kişi Neşet isimli bir çalışandı.
The person who helped me was an employee named Neşet.
İstanbul Kırmızısı adlı filme gitmek istiyorum.
I want to go to the movie called “Istanbul Kırmızısı”.
The suffix -ki
1. Ki, in the middle of a sentence, acts as a conjunction.
Cep telefonunu, ki yüzyılın en büyük icadı, bir türlü hayatına sokmadı.
He didn’t let cellphones which are the biggest invention of the century enter to his/her life.
2. -ki also be in a locative situation.
Ankara’daki okul
The school (which is) in Ankara
Evdeki televizyon
The television (which is) in home
3. The suffix -ki: It singles out an individual example of a possessed or located person or object.
Anlıyorum fakat bu yaştaki çocukların bu filme girmesi uygun olmayabilir.
I understand, but it may not be appropriate for children of this age to enter this movie.
O zaman bir sonraki seansa, saat 12 ye olsun.
Then get to the next session, at 12 o’clock.
-A dikkat etmek
Sayılara dikkat et.
Pay attention to the numbers.
Ah haklısınız buna dikkat etmemişim. Dördümüzün girebileceği bir film var mı?
Oh you’re right, I didn’t pay attention to this. Is there a movie that four of us can enter?
Tarafından / -A önermek
Hangi yemeği bana önerirsin?
Which food would you recommend to me?
Disney tarafından uyarlanmış Güzel ve Çirkin’i size önerebilirim mesela.
For example, I can recommend the Beauty and the Beast adapted by Disney.
Bu arada … / -A eklemek
Ekmeği fiyata ekledin mi?
Did you add the (price of) bread into the cost?
Bu arada film üç boyutludur. Fiyatların içine dört adet üç boyutlu gözlük fiyatını da ekledim.
By the way, the movie is three-dimensional. I also added four three-dimensional glasses prices to the total cost.
Fiyattan düşebilebilirsiniz.
You can drop from the price.
Geçen sefer izlediğimiz filmden almıştık. Onları fiyattan düşebilirsiniz.
We bought it from the movie we watched last time. You can drop them off the price.
-A denk gelmek
-A denk gelmek
To come up to, to equals
Üç tane alırsan daha ucuza denk geliyor.
If you buy three pieces, it becomes cheaper.
İki büyük boy içecek ile bir kutu patlamış mısır 10.99’a denk geliyor.
A box of popcorn with two oversized drinks equals 10.99.
Bu seferlik
For this time
Teşekkürler ama bu seferlik almayalım.
Thanks, but let’s not take it this time.
Bir üst katta sinema salonlarımız bulunmakta. Oradan giriş yapabilirsiniz.
We have movie theaters upstairs. You can enter from there.
Vocabulary
Bilet
Ticket
Kırmızı
Red
Film
Movie
Kişi
Person
Uygun
Appropriate
Dikkat etmek
To be careful, to watch out
Arzu
Desire
Arzu etmek
to desire
Uyarlamak
to Adapt
Seans
Session
Oturmak
to sit
Yeşil
Green
Koltuk
Armchair, seat
İşleme geçmek
to proceed
Yetişmek
to reach
Göstermek
to show
Fiyat
Price
Boyut
Dimension, size
Üç boyutlu
Three dimensional
Eklemek
Add to
Sefer
Voyage, expedition
Geçen
Former
İndirimli
Discounted
Denk gelmek
to come up to
Patlamış mısır
Popcorn
Kat
Floor